Sayfalar

22 Şubat 2012 Çarşamba

Eski Defterleri Karıştırmak

 Hayat size, böyle allayıp pullamadan, hiç süslemeden, son anda uyanana kadar hiçbir şey sezemeyeceğiniz bir hediye verebilir. Sürpriz bir sürpriz yapabilir size. Kutuyu bile görmezsiniz içindekini görene dek.
 O an, o hediye size, "Hayattan daha önce hiç mi hediye almamışım acaba?" diye düşündürebilir. Çünkü o ana kadar ona benzer birşeye sahip olmamışsınızdır.
 O an, ondan öncesi silinir de, hayat daha az önce başlar sanki.
 Yeniden doğarsınız; hatta belki yeni doğarsınız.
 Hayatta karşılaştığınız en güzel, en büyük şey O'dur; ama size hep en küçüklerle dahi mutlu olma şansını verir; o aranıp aranıp bulunamayan tılsım, o yağmurda ıslanmayı seven, çimlerde köpeklerle yuvarlanan, gökkuşağına koşan çocuk sevinci...
 Hayatınızda yaptığınız en doğru sey de O'dur. Bunu nerden mi anlayabilirsiniz? Zor da değil ya, herşey birden yolunda gitmeye başlar. Artık hayatta keşfedilmeyi bekleyen minicik güzellikleri görmek, bulmak, hissetmek istersiniz. İnsanlar yüzünüze baktıklarında ister istemez gülümserler. Böyledir bu; gözleri parlayan bi' insan, o ışıltıyla daha bir sürü göze ışık saçabilir.
 Sadece onu gözünüzün önüne getirmeye çalıştığınız an gözleriniz dolabilir. Daha önce yaşamadıysanız ve yaşamadan kolay kolay inanmayanlardansanız, artık bir kişi daha mutluluktan ağlamanın ne olduğunu biliyor demektir.
 Acı demek değildir gözyaşı; tek başına hüzün hiç değil. Gözyaşı, kabuğunu sarınmış incidir; o milyon tane kelebeğe can veren kıpırtıları, o dalgaları bekleyendir denizlerde. Aşkı bekleyen yanınızdır o.

11 Şubat 2012 Cumartesi

CatWoman vs Storm (kafayı yiyen smiley)

  Filmleri gösterime girdiklerinde ya da en azından o sene içinde izlemeyi reddeden bi' bünyeye sahibim ki kendisi bana 2004 yapımı Kedi Kadın'ı bugün izletti. Şimdiye kadar izlediğim en gereksiz film, çekmek için harcadıkları zaman, para vs kadar benim izlemek için harcadığım zamana da yazık. Muhtemelen daha uzun süre, izlenen en gereksiz filmler listemde birinciliği korur.
 Hayır onu geçtim, X-Men 'de oynamakla Kedi Kadın'ı oynamak aynı bünyede nasıl kabul görmüş aklım almıyor, midede karışır cinsinden bi'şey bu. Birileri Halle Berry'ye akıl hocalığı yapmalı gibi.
 Filmi izlerken kardeşim de bi' süre sonra bastı isyanı; "Bir düzgün çek de anlayalım ya!" şeklinde. Kameradaki saygıdeğer vatandaşlar ve yapımcı ve yönetmen, herhangi biriniz bizi duydunuz mu??
 Ölümüyle dirilen bir kadınla felsefeye mi girmeye çalışılmış bilmiyorum ama, kendisini kedi tanrılar, ruhlar kurtardı (!) diye kedi gibi 'tıs'layan bi' kadın hiç hoş değil gerçekten ( 'tıs' yerine daha iyi bi' yansıma bulamadım. ) .
 Yok bu yazıya afiş bile ekleyesim yok.


 Ekleme: İzlemeden önce araştırmayışıma (3nokta).  Zaten bu filmle en kötü kadın oyuncu oscarını almış :D

 Bu konuyla ilgili yazı dizisi bile yaparım :D

Pamuk ipliğine bağlı olan sadece hayatlarımız değil gibi!

 Dünyanın bütün çelişkilerini içimizde barındırma yeteneğine sahip şekilde yaratılmışız. O yüzden de bazen, hayır dürüst olalım çoğu zaman, zorluyoruz kendi kendimizi. Zorlanıyoruz.
 Genciz ya, içimizde ergen zamanlarından azca, orta yaştan fazlaca bir cesaret, bir fırtına. İstediklerimizi gerçekleştirecek ufak bir kıvılcım arıyoruz; gerisini biz getiririz çünkü, eminiz.Bazen doğru, bazen yanlış yerlerde buluyoruz. Atıyoruz ilk adımlarımızı.
 Bazen zafer, bazen hüsran.
 Zaferler neyse de, hüsranlar kolay kolay bırakıp gitmiyor yakamızı.
 Ne yana da baksak, birileri sanki "Kendi düşen ağlamaz!" demeye getiriyor.
 Bazen öyle yanlış adımlar atıyoruz ki, yürümeyi hiç öğrenmemiş olmayı diliyoruz. İçten, samimi.
 En iyi giden işlerin bile sarpa sarması, en büyük pişmanlıklara dönüşmesi çok mümkün.

 Allah unutulmaz hüsranlar yaşatmasın!
 

10 Şubat 2012 Cuma

Uzun zamandır izlediğim en eğlenceli, en sevimli klip :)

 Sadece bi' klip bile olsa, işini yaparken eğlenenlerin de varolduğunu düşündürüyor insana.Ama bu kadar, tek cümle. Şimdilik yakınmayacağım :)

7 Şubat 2012 Salı

"En büyük buhranımız, hayatlarımız!"

 1999 yapımı Dövüş Kulübü filminden alıntıladığım yarım sayfalık bir yazı karşıma çıktı az önce defterlerimi karıştırırken. Filmden bahsedesim yok pek, ama beni oldukça etkileyen ve daha fazla insanın okuması gerektiğini düşündüğüm bu kısmı paylaşmadan edemezdim:
 "Burada, yaşayan en güçlü ve zeki erkekleri görüyorum. Bu potansiyeli görüyorum ve hepsi heba oluyorlar. Lanet olsun! Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir amacımız ya da yerimiz yok. Ne Büyük Savaş ı yaşadık, ne de Büyük Buhran ı. Bizim savaşımız ruhani bir savaş. En büyük buhranımız, hayatlarımız. Televizyonla uyurken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık ama olmayacağız. Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz ve o yüzden çok çok kızgınız."
 Filmin objektifliği, vermeye çalıştığı mesajın/mesajların gerçeğe yakınlığı büyük ölçüde tartışılır. Ama bu paragrafta anlatılanların gerçekliğine itiraz edilebileceğini sanmıyorum.

30 Ocak 2012 Pazartesi

Hanimiş de benim minik editörüm!

  Sınav haftası ve ben çıldırmak üzereyim. Sınav stresi değil, asla. Sadece, herkes tatildeyken, tatile gidemiyor olmanın dayanılmaz sancısı. Çok stresliler, yanlarında psikolojim bozuluyor diye yalnız başıma bir evde kalmayı tercih ettiğim canım arkadaşlarım. Yalnız kalınca daha bir kafayı yedim gibi. Twitter'da her anımı yazmaya başladığım an, sıyırmaya az kaldığını düşündüm ve blog açayım dedim. Çok saçma oldu di mi?! Biliyorum. Şu paragrafta yazdığım herşey de aslında tatilin başlaması gerektiğinin ispatı. Ama benim bu blogu açmadaki asıl amacım, çıkarmayı düşündüğümüz, gözbebeğimiz, biricik dergimiz Dilemma için kendimce bir ufak çalışma. Çünküüü, derginin, zavallı editörü zatım olacak. Zavallı demem şikayet değil, aksine bir derginin editörlüğünü yapmak beni acayip mutlu edecek birşey. Zavallıyım, çünkü daha ilk sayı çıkmadı :) Heyecan ve panik dorukta :)
Çıkana kadarki tecrübelerimizi ve devamında yaşadıklarımızı belki buradan paylaşabiliriz. Şimdilik sanırım bu kadar :) Çünkü artık seçmem gereken bir tema, oynamam gereken bir tetris, yıkamak istemediğim çamaşırlar ve çalışmak istememem gereken derslerim var. Görüşmek üzere !